Ebu Bekir Kânî Efendi
Ebu Bekir Kânî
Ebu Bekir Kânî XVIII. Yüzyılda yetişmiş, devrinin önde gelen ilim ve sanat adamlarından birisi olarak görülmektedir.Divan şairidir. Mizahi mektupları ve şiirleri ile tanınır.Ünlü bir Türk hiciv şairi ve yazarıdır.Şaka ve alay mevzuunda yazdığı manzume ve nesirleri bilhassa birkaç mektubu mizah edebiyatımızın şaheserlerindendir.1712 yılında Tokat’ta doğdu. Asıl adı Ebu Bekir’dir.
Öğrenimini memleketi Tokat’ta yapan Kânî’nin çevresinde gerek nazım, gerekse nesir sahasında yazdıklarıyla ve Nüktedan, kibar ve hoşsohbet, hemen her sözünde nükte bulunan ve çevresinde çok sevilen bir mizah ustası olarak tanındığı şöhrete kavuştuğu bilinmektedir.
Şöhrete kavuşmaya başladığı gençlik yıllarında, Mevlevî şeyhi Abdülahad Dede ile karşılaşan şair, Abdülahad Dede’ye intisap ederek kırk yaşlarına kadar Tokat Mevlevîhânesine devam etmiştir.
Trabzon valisi Sadrazam Hekimoğlu Ali Paşa Trabzon’dan, 1754-55 tarihinde karayolu ile İstanbul’a gelirken Tokat’ta konakladığı sırada kendisine kaside ve manzum tarih sunan Kânî Efendi’yi takdir ederek İstanbul’a getirmiştir.
İstanbul’da Divan Kalemi’ne giren Ebubekir Kânî, Ali Paşa’nın bir yıl sonra sadrazamlıktan ayrılmasıyla Silistre valisine divan kâtipliği yaptı. Uzun süre bu göreve devam etti ve çeşitli hizmetlerde bulundu.
Sadrazam Yeğen Mehmet Paşa’nın çağrısı üzerine 1782 yılında İstanbul’a döndü. Bir süre sonra mizahi ve alaycı üslubu başına iş açtı.Saray adap ve teşrifatına aykırı davranışlarda bulunduğu ve bazı devlet sırlarını ifşa ettiği iddiasıyla sürgün edildi. Kânî , uzun yıllar sürgün hayatı yaşadı. Affedilerek İstanbul’a dönmesinden kısa bir müddet sonra, 1792 yılı Şubat ayında vefat etti.