Nüktedan kimseler
NÜKTEDAN KİMSELER
Fıkralar nüktedan kimseler tarafından söylenmiş sözlerdir.
Bir tipe,belli bir şahsa atfedilmeden anlatılan pek çok fıkra vardır:
Adamın biri, yolda küçük çocuğuyla birlikte giderken bir cenazeye rast gelir. Durup bakarlar.Çocuk, ölünün nereye gittiğini sorar:
Bu ölü öyle bir yere gidiyor ki,orada ne yemek,ne içmek vardır; ne de yatacak yatak, üste çekilecek örtü!
Çocuk,bu sefer babasına sorar:
Bu ölü, yoksa bizim eve mi gidiyor?
HOCAM BU KARA BEDENİ,ŞİMDİDEN O ATEŞİN İÇİNDE BİL!
Yörük bir gün malını satmak için kasabaya gelir işini bitirip etrafını görmek için dolaşırken, birçok kimsenin kalabalık halinde bir kapıdan içeriye girdiğini görür; o da aralarına karışır.
Camide vaaz varmış. Kalabalığın arasına oturur, dinlemeye başlar.Hoca, kürsüden cenneti cehennemi anlatıyor. Cennete gitmek için, cehennemin üstüne kurulmuş kıldan ince kılıçtan keskin sırat köprüsünden geçilecek. Cehennemde de harıl harıl ateşler kaynıyor. Yörük izin alır, sorar:
Hocam bu köprünün etrafında parmaklık var mı?
Hoca önce şaşırır, sonra halkı daha fazla korkutup itaate, ibadete teşvik etmek için: Hayır! der.
Bu sefer yörük,çalınmasın diye üst üste koyup göz önünde tuttuğu pabuçlarını eline alır.
Öyle ise hocam, sen bu kara bedeni, şimdiden o ateşin içinde bil! der ve çıkıp gider.
BEKTAŞİ DERVİŞİNİN BUNA BENZER HİKAYESİ:
Bektaşi dervişinin bir gün aklına esmiş, camiye girmiş, vaaz dinliyor.Hoca,sırat köprüsünü bütün korkunçluğuyla anlattıktan sonra,dünyada içki içenlerin ahirette sıkıntı çekeceklerini işaret eder. Dünyada kaç şişe içki içti ise, der, bu şişelerin hepsi o gün o kişinin boynuna asılacak,sırat köprüsünü o halde geçmeye mecbur kalacak!Bektaşi fakiri,dayanamaz, sorar:
Hocam şişeler dolumu,boş mu?
Hoca irkilir, köprüden geçmek güçleşsin, ahali korksunda içkiden vazgeçsin, diye düşünür:
Dolu! cevabını verir.
Bektaşi dervişi, keyifle:
Desene hocam, bize orada da hey! diye seslenir.
ÖYLEYSE HEMEN NAMAZA BAŞLA!
Koyunların hiç artmadığını gören bir köylü, köyün fakısına baş vurmuş,ne yapması gerektiğini sormuş.Fakı,namaz kılıyor musun? demiş.
Allah affetsin, kılamıyorum..demiş köylü.
Öyleyse hemen namaza başla!
Köylü namaza başlamış, ama koyunlar da birer ikişer ölmeye başlamış. Köylü fakıya koşup,aman demiş, eskiden artmıyorlardı,hiç olmazsa eksilmiyorlardı da.. Namaza başlayalı beri koyunlar da ölüyor.Fakı:
Boş ver, demiş daha iyi,çürükleri ayıklanıyor.Sen namaza ver kendini!
Köylü vermiş kendini namaza ama, sürüden de öle öle bir tek uyuz keçi kalmış.Keçi köyün içinde başıboş gezermiş.Bir gün köylü,karısına,
Bana bir mayalı yap! demiş.
Kadın hamuru yoğurmuş, mayalansın diye üstüne bir tülbent örtüp pencere önüne koymuş.Adamcağız da yorgun olduğundan hasıra uzanmış.Bu sırada keçi gelip burnuyla örtüyü atarak hamuru yemeye başlamış. Benzin köylü yattığı yerden keçiyi kovmaya çalışmışsa da,aç keçi hiç aldırmayınca,
Ulan demiş,çekil git şurdan, kafamı kızdırma,iki rekat namaz da senin için kılarsam,sen de ötekilerin yanına gidersin!