Kerem İle Aslı Hikayesi

KEREM İLE ASLI HİKAYESİ ÖZET:

Aslı ile Kerem hikayesi söyleyeni belli olmayan Türk halk hikayesidir. Bu hikayenin nerede, kim tarafından, ne zaman çıktığı tam olarak bilinmemektedir.
Kerem ile aslı hikayesi ile ilgili bilinen bir gerçek vardır ki o da bu hikayenin asırlarca en çok anlatılan bir aşk hikayesi olduğudur.
Gelelim hikayeye;
Eski zamanlarda Halep’te yaşayan çok zengin bir bey varmış. Bu beyin elinde her şeyi varmış. Para-pul, akla hayale gelmeyen her şey ama bir tek evlat sevincini tadamamış, çocuğu olmadığı için çok mutsuzmuş.
Bir gün yaşlı bir derviş ona, eşinin Ayazma Çeşmesi başında yemesini tembihlediği bir elma verir ve ortadan kaybolur.
Bunun üzerine Bey halkı çeşmenin başına toplar. Bu sırada çocuğu olmayan, durumu öğrenen keşişin karısı da çeşme başına gelir ve beyin hanımından elmanın bir yarısını da kendisine vermesini ister.
Hanım Sultan bu elmayı ikiye böler. Elmalarını yerken çocukları ayrı cinsten olursa evlendireceklerine dair sözleşirler.
Bir süre sonra her ikisi de hamile kalır. Hanım Sultanın oğlu, keşişin karısının kızı olur. Bey oğlunun adını Mirza Bey, Keşiş ise kızının adını Han Sultan koyar.
Mirza Bey, arkadaşı Sofu ile birlikte özel hocalardan eğitim alır. İlim irfan sahibi yakışıklı bir delikanlı olur. Arkadaşı Sofu ile birlikte at binmeye, ok atmaya, avlanmaya başlar.
Mirza Bey bir gece rüyasında güzel bir kızın emsalini görür ve ona aşık olur. Ertesi gün arkadaşı Sofu ile çıktıkları avda Mirza Bey’in avlamaya çalıştığı kuş bir bahçeye girer. Mirza bey de kuşun peşinden bahçeye girince rüyasında gördüğü o kıza rastlar. Mirza bey yalnızca bir kez bakabilmiştir bu kıza. O anda aklı başından gider. Rüyasında ona aşk şerbeti içiren dilberin o olduğunu fark eder.
Ona hitaben :

Başı yastık göre mi?
Gözü dilber görenin
Gözüne uyku gire mi?
Zülfüne berdar olanın

“Rüyamın aslı sensin” diyerek ve onu yanağından öper.
Ey güzel, sen hangi bahçenin sümbülüsün, deyince:
Kız, “Kerem eyle, beni rüsva etme” diye yalvarır.
Delikanlı:
-Aslı nedir, ,salıvereyim?
Kız:
-Kerem, eyle diyerek yalvarmış. Bundan sonra kızın adı Aslı, Mirza Bey’inki Kerem olur.
Bu iki genç birbirlerine çok aşık olurlar. Vakit gelince birbirlerinden ayrılırlar. Kerem günden güne Aslı’nın aşkından yanıyordur, yemeden içmeden kesilir. Bey oğlunun bu haline çok üzülür. Oğlunun derdini öğrenmek için tabiplere ve hocalara başvursa da kimse derdine çare bulamaz.
Sonunda yaşlı bir kadın derdinin aşk olduğunu fark eder ve kızın ismini öğrenir. Bey’in adamları keşişi saraya getirirler. Bey Aslı’yı Kereme ister.
Aslı’nın ailesi bir Müslümana kızlarını vermek istemediklerinden başka şehre kaçarlar. Bu olaydan sonra Kerem ile dostu Sofu onların peşine düşer ve kaçma kovalamaca başlar, Kerem ile aslı hikayesinde Kerem ile Aslı zaman zaman karşılaşsalar da kavuşamazlar birbirlerine.
Keremin yanık türküleri ilahi bir anlam kazanmıştır. Duaları kabul edilen kerem canlı cansız tüm varlıklarla konuşabilmekte, bu varlıklar ona cevap vermektedir. Aslının gittiği yerleri onlardan öğrenen Kerem artık silahı türküleri olmuştur.

Ela gözlüm sana meftun olalı
Benim çektiğimi bir Mevla bilir.
Yay niçin açılmaz gülün dehan
Gönül ne yaz bilir, ne şita bilir.
Mecnun olur gezerim dağlar yolunu
Deremedim şu cananın gülünü
Aşık olan anlar aşkın halini
Yalandır, doğrudur pek ala bilir

Keşişin Kayseri’ye yerleştiğini ve Aslı’nın annesinin dişçilik yaptığını öğrenince dişini çektirme bahanesi ile evlerine girer. Kadın Kerem’in başını Aslı’nın dizine koyarak dişini çekmeye çalışır. Kerem, Aslı’nın dizinde daha fazla kalabilmek için otuz iki dişini de çektirir.
Aslı onu tanısa da ilgisiz davranır.
Kerem Aşkının yarısını Aslı’ya vermesi için Allaha dua eder. Duası kabul olur. Aslı aşk ateşine düşer.
Durumu öğrenen Keşiş Kerem’i kayseri Valisine şikayet eder. Kerem yakalanıp cezalandıracağı sırada işler tersine döner. Aslı ile Kerem evlenir.
Ancak Keşiş Aslı’ya sihirli bir elbise giydirmiştir. Gerdek gecesi Kerem sabaha kadar uğraşsa da düğmeleri çözemez.
Sonunda bir ah çeker, içinden bir alev çıkar ve yanıp kül olur. Aslı da saçlarını süpürge yapıp külleri toplarken tutuşarak yanar.

GEL ASLI’m sen ağlama
Yanarım Aslı’m yanarım
Ciğerim aşka dağlarım
Yanarım Aslı’m yanarım
Bir ateş düştü özüme
Mailim ela gözüne
Ölmeden gel mezarıma
Yanarım Aslı’m yanarım

Çektiğim dert ile elem
Benden ibret alsın alem
Böyle çalınmıştır kalem
Yanarım Aslı’m yanarım

Kerem’im söylenir adım
Arşa dayandı feryadım
Elimden gitti muradım
Yanarım Aslı’m yanarım
Kerem İle Aslı, bu iki aşığın birbirlerine kavuşmaları cennete kalır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir