Peygamberimizin güzel sözleri ve öğütleri
İbretlik dini hikayeler, ders veren ve ders alınacak kısa dini hikayeler burada.
Peygamberimizin güzel sözleri ve öğütleri
“Bir gün Rasûlüllah (s.a.s.)’ın yanına bir adam geldi ve şöyle dedi:
– Yâ Rasûlallah! Ben, seni kendi canımdan ve ailemden daha çok seviyorum. Evde olduğum zaman, seni hatırlıyor, sabredemiyor ve seni görmek için hemen yanına geliyorum. Sonra da kendi ölümüm ve senin vefatın aklıma geliyor. Biliyorum ki sen, cennette diğer peygamberlerle beraber yüksek makamlarda bulunacaksın. Ben ise cennete girsem bile seni orada görememekten korkuyorum.
Hz. Peygamber efendimiz, bu sözlere nasıl cevap verebileceğini düşünürken, Cebrail (a.s.) geliyor vahyediyor:
“Kim, Allah’a ve peygambere itaat ederse, işte onlar; Allah’ın kendilerine lütufta bulunduğu peygamberler, sıddîklar, şehidler ve sâlih kişilerle beraberdirler; bunlar ne güzel arkadaşlardır!”
Peygamber Efendimizin hadisleri:
Enes b. Mâlik’’in rivayet ettiği, Peygamberimiz’in hayata ve insana bakışını özetleyen hadis-i şerif:
“Bir gün Rasûlüllah (s.a.s.) beni karşısına alarak şöyle öğütte bulundu:
“Yavrucuğum! Eğer kalbinde kimseye karşı kin beslemeden sabahlayabiliyor ve akşamı edebiliyorsan bunu yap. Yavrum! İşte bu benim sünnetimdir. Benim sünnetimi ihya eden, beni sevmiş olur. Beni seven de cennette benimle beraber olur.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in hadis-i şerifi:
“Sizin en hayırlınız kadınlara karşı en saygılı ve hayırlı olanınızdır.”
Ebu Hureyre (r.a) Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Cenab-ı Hakk kıyamet günü huzuruna aldığı insana şöyle seslenecek:
’Ey insan! Sen dünyadayken ben hastalanmıştım da sen beni ziyaret etmemiştin. Niçin beni ziyaret etmedin?’ İnsan da şöyle cevap verecek:
’Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbisin, hastalanmaktan münezzehsin, ben seni nasıl ziyaret edebilirdim?’ Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şöyle buyuracak:
’Evet, fakat falan kulum hastalanmıştı da onu ziyaret etmemiştin, eğer onu ziyaret etseydin beni onun yanında bulacağını bilmiyor muydun?’
Yine Cenab-ı Allah, ’Ey insanoğlu! Dünyadayken senden yiyecek istemiştim de sen bana vermemiştin. Niçin benim karnımı doyurmadın?’ diye soracak. İnsan da;
’Ey Rabbim, Sen âlemlerin Rabbisin, ben Senin karnını nasıl doyurabilirdim?’ diye cevap verince Cenab-ı Hakk şöyle buyuracak:
’Evet, fakat falanca kulum senden yiyecek istediğinde ona vermemiştin, şayet onun açlığını giderseydin beni onun yanında bulacağını bilmiyor muydun?’
Yine Cenab-ı Hakk;
’Ey insanoğlu! Dünyadayken senden su istemiştim de sen bana su vermemiştin. Niçin bana su vermedin?’ diye soracak. İnsanoğlu;
‘Ey Rabbim, Sen âlemlerin Rabbisin, ben Sana nasıl su verebilirdim?’ deyince, Yüce Allah şöyle buyuracaktır: ’Evet, ama filanca kulum senden su istediği halde ona su vermemiştin, eğer onun susuzluğunu gidermiş olsaydın, beni onun yanında bulacaktın.
Sevgili peygamberimizin tavsiyeleri:
“Beş şey gelmeden önce şu beş şeyin kıymetini bilin! Ölüm gelmeden hayatın, hastalık gelmeden sağlığın, meşguliyet gelmeden boş vaktin, ihtiyarlık gelmeden gençliğin ve fakirlik gelmeden önce zenginliğin.”
Bir başka hadis-i şerifte o bizleri şöyle uyarır: “İnsanın kıymetini bilmeyip aldandığı iki büyük nimet vardır: Vakit ve sağlık.”
İş ve ticarî ilişkilerimizle ilgili Peygamber Efendimiz (sav) sözleri:
“Doğru söyleyen ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde Peygamberler ve sıddıklarla birlikte olacaktır.“
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) bir gün, ölüm döşeğinde yatmakta olan bir genci ziyaret ederek ona
“Kendini nasıl buluyorsun?” diye sorar. O da
“Ey Allah’ın Resulü! Vallahi, ben Yüce Rabbimin rahmetini ümit ediyorum, ama günahlarımdan da korkuyorum.” diye cevap verir. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.), “Böyle bir durumda olan bir kulun kalbinde bu iki husus birlikte yer almışsa, muhakkak ki Allah, ona ümit ettiği şeyi verir, korktuğu şeyden de emin kılar.” buyurur.”
Bir gün Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) abdest almakta olan Sa’d b. Ebi Vakkas’ın yanına uğrar. Abdest esnasında onun suyu fazla kullandığını görür ve ikaz ederek “Bu ne israf!” buyurur. Sa’d, “Abdestte de israf olur mu ya Resûlallah?” diye sorunca efendimiz (s.a.s.): “Evet, akan bir nehirden bile abdest alsan israf olur” şeklinde karşılık verir.
Kurban bayramı gününde kurbanını keserek fakir ve yoksullara dağıtılmasını isteyen Sevgili Peygamberimiz ile Hz. Âişe validemiz arasındaki şu diyalog geçer:
- Kurbanı fakir ve yoksullara dağıttın mı ey Âişe?
- Evet, hepsini dağıttım; bize sadece şu bir parça kürek kemiği kaldı, yâ Rasûlallah!
- Desene Âişem, bu kürek kemiği hariç, aslında diğer dağıttıklarımız bize kalmış!
Nitekim Halid b. Zeyd (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre bir adam Hz. Peygamber’e (s.a.s.) gelerek ;
“Yâ Resûlallah! Benim cennete girmemi sağlayacak bir amel söyler misin?” diye sordu. Peygamberimiz de;
“Allah’a ibadet eder ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmaz, namazını kılar, zekâtını verir ve sıla-i rahim eder, yani akrabalık ilişkilerini sürdürürsen cennete girersin.” buyurdular.
Efendimiz (s.a.s.) bir hadis-i şeriflerindeki akrabalık ilişkileriyle ilgili sözleri;
“Yakınlarınızı tanıyın ve onlarla iyi ilişkiler kurun. Zira sıla-i rahim akrabalar arasında sevgiye, malda bolluk ve berekete, ayrıca ömrün uzamasına vesiledir.” buyurmuşlardır.
Yine henüz on yaşlarında bir çocuk iken, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in terbiyesinde yetişen Enes b. Malik (r.a.) dualarının kabulü için Efendimiz’den öğüt almak istediğini şöyle anlatmaktadır:
“Dedim ki: ‘Yâ Rasûlallah! Beni duası kabul edilen bir kimse kıl!’ Resûlüllah (s.a.s.) Efendimiz de;
“Ey Enes! Kazancını helâl, kıl ki, duan kabul edilsin! Zirâ ağzına haram lokma götüren bir kimsenin kırk gün duası kabul edilmez.” buyurdu.
Sahabe-i Kirâmdan Ubâde b. Sâmit (ra), Ramazan ayına girildiği böyle bir günde Allah’ın Elçisi’nin kendilerine şöyle seslendiğini rivayet ediyor:
“(Ey Mü’minler!) Ramazan ayı size bereketiyle geldi. Allah bu ayda size rahmetini indirir, hatalarınızı yok eder. Bu ayda duaları kabul eder. Allah Teâlâ sizin ibadet, hayır ve hasenat ile birbirinizle yarışmanıza bakar ve meleklerine karşı sizinle övünür. O hâlde iyilik ve hayırdan yana Allah Teâlâ’ya kendinizi gösterin. Ramazan ayında Allah’ın rahmetinden kendisini mahrum eden kimse gerçekten bedbaht bir kimsedir.”
Peygamberimiz (s.a.s.)’ oruç ile ilgili sözleri:
“Oruçlunun susması tesbihtir. Uykusu ibadettir. Duası makbüldür ve yaptığı ibadetlerin karşılığı da kat kat verilecektir.” “Kim Allah için bir gün oruç tutarsa, Allah yetmiş yıllık bir mesafe kadar onu cehennem ateşinden uzaklaştırır.”
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) de : “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak ramazan orucunu tutarsa önceki günahları affedilir.” buyurmuştur.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), bir hadisinde anne baba rızası ile ilgili;
“Allah’ın (c.c.) rızası, anne-babanın rızasında, Allah’ın (c.c.) öfkesi de anne-babanın öfkesindedir” buyurmuşlardır.
Resulullah (sav)’in misafirle ilgili sözleri;
“…Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, misafirine ikram etsin…”
“Şu üç kişinin duası kesinlikle geri çevrilmez: Mazlumun duası, misafirin duası ve ana-babanın evladına olan duası”