Çoban Hikayesi
Çoban Hikayesi
Çoban hikayesi;
iyi niyetli bir sürü sahibi, çobana sürüsünü teslim eder…
Bu sürü sana emanet… Sütüne kalmış. Ben tarlalarımla meşgulüm. Sen sürüyü götür, güt,gün dönünce getir ağıla koy. Haydi Allah kolaylık versin! der.
Bizim Çoban sürüyü bir iki gün gütmüş, sonra bakmış ki koyunların ardını arayan yok, kendisine pek güvenen sürü sahibi her şeyi onun sütüne bırakmış, başlamış hinoğlu hinliğe…
İlk ağızda sürünün birkaç koyununu götürüp babasının malı gibi emmisine armağan etmiş. Devrisi gün, birkaç tanesini başka bir yakınını hibe etmiş. Bu böyle devam edip gitmiş… Bizim Çoban koca sürüyü birkaç hafta içerisinde tarumar etmiş, akrabasına, yakınına, hısımına peşkeş çekmiş, tüketmiş.
Bir de bakmış ki,koskocaman sürüden geriye kala kala cılız bir koyun kalmış…Eh oldu olacak deyip onu da bir güzel kesmiş, oturup yemiş. Sen sağ ben selamet.
Sürü sahibi nihayet işi anlamış… Çekmiş çobanı kenara… Yahu sen ne halt ettin… Nerede koskoca sürü? demiş. Çoban suspus. Dağda taşta ses var, onda yok.
Sürü sahibi ne yapsın. Allah’ından bul, demiş, huzurunda kovarken de masanın üzerindeki bir bakraç yoğurdu kaldırıp bizim çobanın başından aşağı geçirmiş.
Çoban, tepesinden aşağıya yoğurt dökülüp yüzü gözü bembeyaz kesilince, kapı önünde ellerini açmış havaya,
Çok şükür, bu işten yüzümün akıyla sıyrıldım.