Gölge Etme Başka İhsan İstemem

Diyojenden menkıbeler;

Diogenes ne vakit yemek yemeli?  diye soranlara:
“Zengin iseniz istediğiniz vakit, fakir iseniz bulduğunuz vakit.” cevabından da anlaşılacağı gibi tabiata uygun olarak yaşamayı şiar edinmişti.

Serveti ve içtimaî kayıtları hor görürdü. Onun için kendisinden bir dileği olup olmadığını soran İskender’e:

Gölge etme başka ihsan etmem” diyebildi.

 

Kendisi bir çanakla su içmeğe alışık olduğu halde avucundan su içen bir çocuğu görünce:

“Bu çocuk bana bu çanağında lüzumsuzluğunu öğretti.” diyerek onu kırdı.

 

Nihayet bir gün elinde fener sokak sokak gezmeye başladı. Ne aradığını soranlara:
” bir insan ” cevabını veriyordu.

 

Filazof Diogenes kırda gezerken genç ve acemilerin ok atma eğitimi yaptıklarını görür. Telaşlanan filozof he­men koşarak hedef tahtasının önüne durur. Oradan çe­kilmesini söyleyen gençler onu ikna edemeyince nedeni­ni sorarlar.
Diogenes: “Çevrede bundan daha emin bir yer bulamadım.” diye cevap verir.

 

Filozof Diogenes sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: “Çekil önümden, ben bir sokak serserisine yol vermem.” der.
Diyojen kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir:

“Ben veririm!”

 

Diyojen’e bir adamın ne kadar akıllı olduğunun nasıl anlaşılabileceğini sordular. Diyojen’in yanıtı kısa oldu:

“Konuşmasından anlarım”, dedi. Bunun üzerine Diyojen’e :
“Peki adam ya hiç konuşmazsa.”
Diyojen’in yanıtı bu defa şöyle oldu:
“O kadar akıllı olan bir adam henüz yok dünyada.”dedi.

 

Felsefenin ne yararını gördüğü sorulduğunda, “Her şey bir yana, talihin bütün cilvelerine karşı hazırlıklı olduğumu öğrendim.” dedi

Gölge Etme, Başka İhsan İstemem

Filozof Diogenes’in ününü duyan İmparator İskender tanışmak için onu sarayına çağırır. İmparator salona girdi­ğinde herkes ayağa kalkarken o yerinde oturmayı tercih eder.
İskender kızgın bir şekilde,

“Bu ne cüret! Görmüyor musun? İskender geliyor, diye insanlar yerlere yatıp kalkıyorlar. Sen benim kim olduğumu bilmiyor musun, beni tanımıyorsun, benden hiç korkmuyor musun?”
Diogenes İmparator’un bu sorusuna sakin bir şekilde:

“Tanıyorum. Tanıyorum, hem de İyi tanıyorum” diye cevap verdi.

İskender:

“ O halde söyle! Kimim, ben ?”

Diyojen:

“Bendemin bendesisin (esirimin esirisin)” dedi.

İskender:

“Ne demek bu?” dedi.

Diyojen:

“Sen, toprak için insan öldürüyorsun. Dünya benim esirim, kölem. Sen de benim köleme köle olmuşsun. Kim kime ayağa kalkacak?” dedi.

İskender bu sözleri duyunca Diyojen’in büyük bir filozof olduğunu anladı.
Bu cevap sonrasında İmparator, Diogenes ile tekrar görüşmek ister.

İskender bir gün büyük bir fıçıda yaşayan filozofu ziyarete gider. Fıçıda güneşlenmekte olan Diogenes, İmparator İskender ve adamlarının geldiğini görür. Ünlü filozofun zor koşullarda yaşadığını gören İskender üzülür ve

Dile benden ne dilersen!” der.

Diogenes, ihtiyacının olmadığını söyleyecekken o anda aldığı en büyük zevki engelleyen koskoca imparatora, tarihe geçen şu cevabı verir:

Gölge Etme Başka İhsan İstemem

 

Çorba yapmak için mercimek ayıkla­yan Diogenes’in yanına İmparator’a yakınlığı ile bilinen başka bir filozof Aristippus gelir. Bilgili fakat bilgisini dal­kavukluktan yana kullanan Aristippus, Diogenes’e alaycı bir sesle:                                                                                                          “Sen de aklını kullanıp İmparator’a yakın olmayı becerebilseydin, böyle çeşme başlarında mercimek ayıkla­mak zorunda kalmazdın” der.
Diogenes başını yaptığı işten kaldırmadan şu cevabı verir:

“Sen de böyle mercimek çorbasına kanaat edebilseydin, İmparator’a dalkavukluk etmek zorunda kalmazdın.”

 

Diogenes(Diyojen)

Diogenes, (M.Ö 413-323)yılları arasında Sinop doğumlu olan dünyaca ünlü Yunan filozofudur.
Felsefesinde insan için iki disiplin kabul ediyordu: Ruh disiplini, beden disiplini.Ona göre beden disiplini jimlastik yaparak elde edilebilirdi.Ruh ise ancak erdem ile gelişebilirdi.Erdemli olmak için kötülük yapmamak ve tam anlamıyla bağımsız olmak gerekliydi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir