Kısa Hikayeler

AYNI DİNİ PAYLAŞMAK
Spor dünyasında “tüm zamanların en büyüğü olarak anılan” Efsanevi boksör, boks şampiyonu Muhammed Ali, 11 Eylülde yerle bir olan Dünya Ticaret Merkezi’ni  ziyarete gittiğinde, gazeteciler kendisine;

“şüpheliler ile aynı İslâm inancını paylaşmasından dolayı neler hissettiğini” sorarlar.

Muhammed Ali bu soruya nazikçe cevap verir:

—Siz Hitler’le aynı dini paylaşmaktan dolayı ne hissediyorsunuz?

 

AMERİKALI İŞ ADAMI

Amerikalı iş adamı, Çinliye alay ederek :
_Ölüleriniz, mezarlarına koyduğunuz pirinçleri ne zaman yiyecek?
Çinli başını kaldırmadan cevap vermiş:
– Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.

 

VELÂYETİN GÖRDÜĞÜ 
Fatih Sultan Mehmet, çocukluğunda biraz yaramazlık yapınca, babası olan 2. Murat Han:
-Ne kadar yaramaz bir çocuksun, senden adam olmaz diye çıkışır.
Orada bulunan ve velâyet sırrıyla kalp gözü açık olan Akşemseddin Hazretleri, hafifçe gülümseyerek şöyle der:
-Peder ne der, kader ne der.

 

DOĞRUNUN DOĞRU TARİFİ
Muhammed Belhî hazretlerine:
— Doğru nedir? diye sorduklarında sorarlar:
— Varlığıyla herşeyi güzelleştiren, yokluğuyla herşeyi çirkinleştiren şey!

 

HER GÜNÜN TÜTÜNÜ
Bir dostu ünlü İskoçyalı edebiyatçı Thomas Carlyle’a sorar:
—Bu kadar kitabı nasıl biriktirdiniz.
Carlyle şu cevabı verir:
—Bu kütüphane benim her günkü tütünümdür!
—Ne demek istediğinizi anlamadım?
Carlyle açıklar: Arkadaşlarımın tütüne verdiği parayı, ben kitaplarıma verdim.

 

SOKRAT VE BİLEYTAŞI
Talebelerden biri Sokrata sormuş:
-Herkese güzel konuşma dersleri verdiğin ve onlara hitabet sanatını öğrettiğin halde, niçin sen de çıkıp bir konuşma yapmıyorsun?
-Evlat, demiş Sokrat. Biley taşı keskin değildir amma, en sert demiri bile keskin eder…

 

ANLADIĞININ İSPATI 
Tanıdıklardan biri, yazdığı romanın müsveddelerini Neyzen Tevfike göstererek fikrini sorar:
Neyzen beğenmediğini ifade edince, adam:
-İyi ama, der. Siz hiç roman yazmadınız ki!
Neyzen Tevfik şu cevabı verir:
-Ben yumurtanın tazesini bayatını iyi anlarım. Ama bu güne kadar hiç yumurtlamadım.

 

HAZRETİ ADEMİN MİRASI 
Fatih Sultan Mehmet, adamları ile gezerken, yanına sokulan dilenciye bir altın vermiş. Dilenci parayı alınca:
-Aman Sultanım, demiş. Koskoca bir padişah, kardeşine bu kadar mı para verir mi?
Fatih Sultan Mehmet, nereden kardeş olduğunu sorunca, dilenci:
-İkimiz de Hazreti Ademin çocukları değil miyiz? demiş. Elbette kardeşiz.
Sultan Fatih:
-Bu keşfini sakın başkasına söyleme, diye gülümsemiş. Diğer kardeşlerimiz de pay isterse, sana zırnık bile düşmez.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir